Hakan Fidan: Türkiye, Gazze’de elini taşın altına koymaya hazır

Fidan, barış muahedesini ilerletme konusunda uyumu sağlayacak sistemleri hayata geçirme iradelerinin sürdüğünü, bu kapsamda askeri makamlar ortasında yakın diyaloğun devam ettiğini lisana getirdi.

GAZZE’DE GARANTÖRLÜK

Şarm el-Şeyh’te ateşkesin hayata geçmesi için yapılan müzakerelerde rol aldıklarını aktaran Fidan, “Mısır, Katar ve Türkiye. Herkes üzerine düşen rolü oynayarak bu ateşkesi hayata geçirmeyi mümkün kıldı. Artık bu dört ülkenin imza attığı oradaki deklarasyonda aslında bir garantörlükten fazla, yani biz bunun sağlayıcıları olarak bu tipten bir niyetin ardında durmaya devam edeceğiz ve bu ateşkes mutabakatı bizim desteklediğimiz, desteklemeye de devam edeceğimiz bir muahede. Klasik manada bir garantörlük vermiyor bu” sözlerini kullandı.

Fidan, Gazze’ye yönelik insani yardımlar için bir İnsani Yardımlar Koordinatörü atadıklarını hatırlatarak, bu mevzuda ağır bir çalışma içinde olduklarını söyledi.

“Türkiye’nin kesintisiz bir insani yardımı var” diyen Fidan, İsrail tarafından kelam verildiği ölçüde insani yardımın Gazze’ye giremediğini lisana getirdi.

Fidan, Gazze’nin gündelik yönetilmesini sağlayacak apolitik bir komitenin kurulmasının kelam konusu olduğunu belirterek, Hamas’ın, Gazze’nin idaresini bu Filistinli komiteye devretmeye hazır olduğunu deklare ettiğini aktardı.

Batı’da Hamas’ın silahsızlandırılmasının çok gündemde olduğunu, konuşulduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

Biz kim olursa olsun faile değil fiile bakıyoruz. Yani zulmü kim işlerse işlesin biz kınıyoruz. Olay Filistin’in savunmasına geldi mi direnişe geldi mi, işgal devam ettiği sürece, zulüm devam ettiği sürece buna karşılık bir silahlı direniş olacak. Bu Hamas olmazsa oburu, oburu olmazsa diğeri. Bu işgale karşı koymanın tabiatında olan bir şey. Her Filistinli üzerine düşen şeyi yapacaktır. Bunu Batılılar da biliyor herkes biliyor. Bizim burada söylediğimiz şey şu; olayı Hamas’ın silahsızlanması üzerinden başlatmak değil, işgali sona erdirici, zulmü hafifletici ve yok edici bir düzeneğin ortaya konulması. Bu mantığın âlâ anlatılması gerekiyor. Hamas’ın güya DEAŞ üzere bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği siyasete dönüştürme atakları var. Bizim de alışılmış bu retoriği, yapı tahliline tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği çözümleyip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları birinci evvel çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturtturma problemi. Burada da ben yani bu düzeneklerin anlatıldığı vakit buna ‘ya bu bu türlü değil’ diyen adam da duymadım. İsrail’in işgalini yok edecek, iki devletli tahlili mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu beşerler silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan beşerler değil. Yanılgıyı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar üzere değil. Batılılar seçiciler o mevzuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar.